Zamanın ince dokusunda, kelimelerin altın gibi parladığı bir çağda, Divan şairleri saray bahçelerinde, şehir köşelerinde ve gönül saraylarında şiirler terennüm ediyordu. Aşkı, hüznü, hakikati ve hayali nakşeden bu şairler, kelimelerle bir destan, harflerle bir mücevher yaratıyordu.
"Divana Duranlar" cam kalem koleksiyonu, işte bu edebi mirasın ruhunu taşıyor. Her bir kalem, o dönemin bir şairinin nefesiyle şekillenmiş bir zarafet sembolü. Şair Fuzuli'nin aşkı derya gibi derin olan kalemi, mavi ve yeşil sarmallarla donatıldı; Baki’nin parlak üslubunu yansıtan kalem, altın ışıltılarla bezenmiştir. Şeyh Galib’in hayal gücüne hürmeten, kalemi renklerin dans ettiği bir fanteziyle süslenmiştir.
Her kalem, bir şiirin ilk mısrasını fısıldayan rüzgar gibi; bir divanın içine düşen ilk harfi gibi… Kalemi eline alan herkes, Divan şairlerinin izinde kendi ruhunun dizelerini kalbinden mürekkebe dökecek.
Bu koleksiyon, yazmanın ve okumanın bir dua, bir rüya, bir meydan okuma olduğunu hatırlatmak için camın zarafetini, şiirin kudretiyle birleştiriyor. Kalemlerin uçları mürekkep yerine hayallere dalıyor; her satır, geçmişin derinlerinde yankılanan bir ezgiye dönüşüyor.
"Divana Duranlar," kelimelerin ve camın ölümsüz dansıdır. Şimdi eline bir kalem al ve zamanın ipliği ile kendi dizelerini ilmek ilmek dokumaya başla…